20 Şubat 2025 tarihli duruşma

İlgili Dava:
Tevriz Dora Davası
İlk Duruşma Tarihi:
30 Aralık 2022
Dava Mahkemesi:
Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi
Dava Dokümanları:
Sanıklar:
Ali Üstüner, Özben Güvenç, Sedat Taş
Maktuller:
Tevriz Dora

20 Şubat 2025 tarihli duruşma


Hamdullah Yağız Kesen-20 Şubat 2025

Mahkeme: Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi

Esas No:2022/296

Adana'nın Seyhan ilçesinde, 11 Ekim 2015'te Ankara Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla gerçekleştirilen protesto eylemleri sırasında polis tarafından açılan ateş sonucunda, evlerinin önünde annesi Kamile Dora’nın kucağında bulunan 3 buçuk yaşındaki Tevriz Dora yaşamını yitirirdi, Kamile Dora ise yaralandı. Olaydan sonra Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma dosyası hakkında gizlilik kararı getirildi. Savcı, polisler hakkında soruşturma izni verilmesi için Adana Valiliği’ne başvurdu fakat Valilik tarafından "Olay yerinde bulunan mermilerin hangi silahtan atıldığı yönünde yapılan kriminal uzmanlık raporunun ölüm olayına neden olan silah olduğuna dair bir bilgi ve emareyi ifade etmediği, soruşturma kapsamında düzenlenen raporlarda çocuğun ölümüne sebebiyet veren silah ve kullanıcısının tespit edilemediği, çocuğun ölümünden görevli polis memurları tarafından kullanılan silahtan çıkan mermi ile yaşamını yitirdiğine dair beyan, bilgi, belge ve düzenlenmiş rapor bulunamadığı belirtildiğinden (...)" gerekçesiyle izin verilmedi. Kararın kaldırılması için Konya Bölge İdare Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonucunda polisler hakkında soruşturma izni verildi. 

Devam eden soruşturmada ilgili polisler hakkında "takipsizlik" kararı, failin bulunması için ise  "daimi arama kararı" verildi. Dora ailesi 2018'de dosyada etkili soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM, 28 Aralık 2021'de yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. 3 polis hakkında "olası kastla öldürme" ve "yaralama" suçlamalarıyla iddianame hazırladı. Açılan davanın altıncı duruşması 20 Şubat 2025 tarihinde Adana 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Duruşma Öncesi 

Sabah erken saatlerde ulaştığım Adana Adliyesi’ne girmek için iki farklı X-Ray cihazından geçerek duruşma salonunun olduğu birinci kata çıktım. Salonun olduğu koridorda sanık polisin müdafii Av. Derya Göksuçukur, Tevriz Dora’nın ailesinden Bediha Dora, Azem Dora, Kamile Dora ve vekilleri Av. Yasemin Dora Şeker bekliyordu. Saat 11.00’de salonuna alındık.

Duruşmaya Katılım

Duruşmada sanık polislerin müdafii Av. Derya Göksuçukur ile katılanlar vekili Av.Yasemin Dora Şeker, katılanlar Bediha, Azem ve Kamile Dora hazırdı. Tutuksuz sanıkların duruşmaya katılmadıkları görüldü. Duruşmayı Hafıza Merkezi dışında izleyen olmadı. Duruşmanın görüldüğü salonda ve salonun önünde polis bulunuyordu. Ayrıca mahkeme heyetinin değiştiği görüldü.

Duruşmanın Seyri 

Mahkeme Başkanı, yaptığı yoklamanın ardından duruşmayı başlattı. Tanık A.K.İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi tarafından SEGBİS ile bağlanmıştı. Tanık M.G. ise Mardin 3.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından SEGBİS’ten hazır edilmesi istenilmiş ise de SEGBİS üzerinden arama yapıldığında kişi meşgul uyarısı verdiği ve tanığın hazır edilmesiyle ilgili Mahkemeye herhangi bir bilgi verilmediği görüldü. 

Heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtlar okundu. Adli emanetin 2015/10387 sırasında kayıtlı 3 adet CD ve 1 adet DVD’yle ilgili bilirkişi raporunun ve dosya aslının gelmediği görüldü. BTK’yayazılan yazıya cevap verilmediği görüldü. Vodafone A.Ş.’ye yazılan yazıya cevap verildiği görüldü okundu. Adli tıp raporunun geldiği görüldü, okundu.

Tanık A. K beyanında: "Ben konuyla ilgili olarak daha önce İslahiye Ağır Ceza Mahkemesinde talimatla ifademi vermiştim. O ifade içeriğim doğrudur. Tekrar ederim. Ona sadece şunu ilave etmek isterim. Bizim olay sırasında bulunduğumuz zırhlı araç 'Ural' denilen bir zırhlı araç olup büyük olduğundan dar sokaklara girememektedir. Bu nedenle olay tarihinde bu zırhlı araçla ara sokağa girilmemiştir. Sadece ana halter denilen yol üzerinde devriye attık. Ayrıca zırhlı araç personel taşıyıcı araç olup üzerinde herhangi bir silah montesi söz konusu değildir. Ali 

Üstüner’in içinde bulunduğumuz zırhlı aracın kulesinden havaya doğru ateş ettiğini biliyorum. Ancak o sırada ben zırhlı aracın arkasında olduğumdan ne tür bir silahla ateş ettiğini görmedim. Olay sırasında yanımızda MP5 denen otomatik tabancadan vardı ancak zırhlı içinde olduğumuz için onunla bu tür bir aracın içerisinden dışarıya doğru ateş edilmesi mümkün olmadığından o zırhlı aracın içerisinde bulunmaktaydı"  dedi.  

İslahiye Ağır Ceza Mahkemesinde 24/06/2024 tarihli talimatla alınan ifadesi okunduğu ve kendisine ait olup olmadığını soruldu ve yanıt olarak:  "Okunan ifadem doğrudur tekrar ederim" dedi.

Avukat Yasemin Dora Şeker, tanığa "Olay nasıl yaşandı?" diye sordu. Cevaben "Görev esnasında içinde bulunduğumuz zırhlı araçtan o akşam için bizim zırhlı araçtan hiç kimse iniş yapmamıştır. Ayrıca olay tarihi itibariyle sokaklarında elektriği kesik haldeydi. Bu olay 2015 yılına ait bir olay olup aradan uzun zaman geçmiştir. Ayrıca 6 Şubat depremlerinde İslahiye’de bulunduğumdan dolayı ailemden insanları kaybettim. Psikolojim yerinde değildir. Olayın ayrıntısını hatırlamıyorum. Ali Üstüner’in saat kaç sıralarında havaya ateş ettiğini hatırlamıyorum. Olayın olduğu tarihte sokakta 200-250 kişilik gösterici grup zırhlı araca taş ve molotof atmaktaydılar. Ben bunu zırhlı aracın mazgalından gördüm. Ali Üstüner’in de havaya ne zaman ateş ettiğini bilmiyorum. O gün cenazenin kaldırılıp kaldırılmadığını, kaldırılmışsa da ne zaman kaldırıldığını bilmiyorum. Bu tür olaylara gideceğimiz zaman bize sadece ‘bölücü gösterici unsurlar eylem yapıyor’ denilmektedir. Bu şekilde olay yerine intikal ediyoruz. Daha fazla ayrıntı verilmemektedir. Bizim zırhlı araç olay yerine gittiğinde ana caddeüzerinde herhangi bir barikat yoktu. Açık haldeydi. Biz gelmeden önce çevik kuvvete bağlı tomalar tarafından eğer bir barikat kurulmuşsa kaldırılmış olabilir. Ama ben bunu bilmiyorum.

Barikatları da zaten tomalar açmaktadır. Aradan zaman geçtiği için o gün akşam ne zaman olay yerinden ayrıldığımızı hatırlamıyorum ancak bu konuda daha önceki ifademde bahsetmiş olmam gerekir. Tutanaklara yazılmış olabilir. Ben sadece olay günü 22:30 gibi oradan ayrıldığımızı hatırlıyorum. Bize üstlerimizden olay yerinden ayrılmamız emri üzerine oradan ayrılmış olmamız gerekir. Biz ana yol üzerinde hareket ettiğimizden ve ara sokaklara giremediğimizden dolayı sokaklarında lambaları kırılıp karartıldığından ara sokaklar içerisinde gösterici olup olmadığını bilemiyorum. İçinde bulunduğumuz Ural denilen zırhlı araç büyük bir araç olduğundan ana yol üzerinde manevra yapıp sokağın içerisine doğru farıyla ışık tutması mümkün değildir. Daha geniş yol güzergahı olması gerekir. Ayrıca aracımızda da projektör olay tarihinde yoktu. Başka olay yerinde araçlarca sokak içlerinin görülmesi bakımından araç farlarıyla bakılıp bakılmadığıyla ilgili benim bilgim yoktur, araç içerisinde o gün toplamda kaç kişiydik hatırlamıyorum ancak 5 veya 6 kişi olmamız gerekir. Ancak daha önce ifade ettiğim gibi zırhlı araçtan inmemiz yasak olduğu için hiç zırhlı araçtan iniş yapmadık. Bu tür olaylara hep aynı ekiplerle gitmekteyiz. Olay günü de Hürriyet Mahallesindeki olaylara aynı ekipler müdahalede bulunduktan sonra Denizli Mahallesine intikalimiz istenmiştir. Aynı ekibimizle Denizli Mahallesine gittik" dedi.

Avukat Yasemin Dora Şeker tanık beyanlarına karşı yazılı beyanda bulunmak üzere süre talep etti ve ekledi, “Ayrıca bugün dinlenen tanıkta dosyanın soruşturma aşamasında şüphelisi olup öldürülen bir çocuğun sorumluluğundan kaçınmak amacıyla gerçekleri açıklamamaktadır. Ayrıca tanık anlatımında ara sokaklardaki lambaların kırık ve çalışmadığı belirtilmekte olup bununla ilgili belediyeye yazı yazılarak o tarihte lambaların kırık olup olmadığı hususunun araştırılmasını veya kırılmışsa da ne zaman değişiklik yapıldığının araştırılmasını, bilirkişi raporunun dönüşünün beklenilmesini ve geçen celse de talepte bulunduğumuz üzere bu CD’lerin birer suretinin tarafımıza verilmesini talep ediyoruz.”

Savcı ise; "Bilirkişi raporunun ve dosya aslının dönüşünün beklenilmesine karar verilmesi kamu adına talep olunur" dedi.

Sanıkların müdaafii Av. Derya Göksuçukur ise; "Varsa bu aşamada eksiklikler giderilsin, tanık beyanları tamamlandıktan sonra savunmamızı yapacağız, okunan belgelerden de aleyhe hususları kabul etmiyoruz" diye konuştu.

Ara Kararlar 

1-Adli emanetin 2015/10387 sırasında kayıtlı 3 adet CD ve 1 adet DVD’yle ilgili bilirkişi raporunun ve dosya aslının dönüşünün beklenilmesine,

2-Tanık M.G.hakkında Mardin 3.Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan 2024/214 nolu talimatının akıbetinin sorulmasına,

3-Adli emanetin 2015/10387 sırasında kayıtlı elektronik materyallerin netleştirilmiş görüntülerinin bilirkişi raporunun ibrazından sonra birer suretinin katılan tarafa verilmesine ilişkin talebin değerlendirilmesine,

4-Katılanlar vekilinin tanık beyanlarına karşı yazılı beyanlarını sunması için süre verilmesine,

5- 11.10.2015 tarihinde olayın meydana geldiği Mithatpaşa Mahallesi 58308 sokak üzerindeki ve çevre sokaklardaki aydınlatma lambalarının arızalı veya kırık olup olmadığı, böyle bir durum varsa ne zaman tekrar çalışır duruma getirildiği konusunda bilgi verilmesi için Seyhan Belediye Başkanlığı'na yazı yazılmasına karar verildi. 

Bir sonraki duruşma 16 Eylül 2025 günü saat 10:00’da görülecek.